Tek bir damla olmalı tek bir, Susamış gönüllere ermeli tekbir...

İslamiyet Öncesinde Türk Tarihi

İSLAMİYETTE EVVEL TÜRK TARİHİ
Türk adının anlamı:”Türk “ kelimesi doğan, türeyen,çoğalan,güçlü, kuvvetli, kudretli manalarında kullanılmıştır.Güçlü,kuvvetli manası kastedilerek  “Türk” kelimesi ilk defa Göktürkler tarafından  siyasi isim olarak kullanılmıştır.
Türkiye kelimesi  ilk defa Bizans tarafından  coğrafi bir ad olarak kullanılmıştır. Bizanslılar IX-X. yüzyıllarda  Asya’nın  batısından Orta Avrupa ‘ ya kadar olan sahaya Türkiye adını  vermiştir. Hazar     ülkesine Doğu Türkiye,Macar ülkesine ise Batı Türkiye  denilmiştir.  Anadolu  ise    XII. Yüzyıldan   itibaren   Avrupalılar     tarafından     Türkiye olarak anılmıştır.
Türklerin Anayurdu: Önceleri Türklerin Altay ve Tanrı dağlarının doğusunda yaşadıkları ileri  sürülürken , son   araştırmalar neticesinde   Türklerin ilk yurdunun Altay Sayan Dağlarının kuzey batısı ,Tanrı Dağlarının kuzeyi; Aral Gölünün   çevresi   ve Hazar denizinin doğusu olduğu ileri sürülmüştür.
NOT:Ele geçen yeni belgeler bildiklerimizi daha anlaşılır hale getireceği gibi, tamamen de değiştirebilir.

Türklerin Yaşadığı Bölgeler:                                                                                                  

 Türkler göçlerden dolayı dünyanın değişik bölgelerine dağılmıştır. Türklerin tarih boyunca  bu şekilde değişik  coğrafyalarda yaşamaları birbirinden farklı  gelişme  göstermelerine sebep olmuştur. Bundan dolayı ,Türk tarihini belirli  bir  zaman  kesitinde bir coğrafyada        bir bütün halinde incelemek  zordur.
Türk Göçlerinin Sebepleri:
1-Toprakların artan nüfusa yetmemesi
2-İklimin değişmesi ve kuraklık olması
3-Nüfusun artması ve otlakların azalması
4-Yabancı kavimler ve soydaşlarla mücadeleye girilmesi
5-Malüb olan milletin başkasının egemenliğine girmek istememesi
6-Salgın hastalıklar
7-İç denizin kuruması.
·                    Orta Asya: Doğuda Kingan Dağları,batıda Hazar Denizi,güneyde Hindikuş ve Karanlık Dağlar,kuzeyde  Altay  Dağları ve Baykal Gölü vardır.
Türk  Tarihinin Kaynakları:
1-Türkler hakkında  ilk  yazılı bilgilerin alındığı Çin kaynakları
2-Bizans,Rus ve İran kaynakları
3-Kurganlardan ele geçen buluntular
4-Türk kitabeleri
5-Türk destanları
NOT : Türkler  göçebe  hayat  yaşadıklarından   dolayı tarihleri hakkında pek yazılı kaynak bırakmamışlardır.

İSKİTLER(SAKALAR)

Tarihte rol oynayan  Türk topluluklarından  ilki  Sakalar ‘dır.  Önceleri   Hazar Denizi ile  Tanrı Dağları arasında yaşıyorlardı. MÖVII. da Tuna ‘ ya kadar ulaştılar.
Yunanlılar‘ın   Saka  İranlılar‘ın İskit dediği  bu  topluluğun   kurduğu   imparatorlukta yönetici zümre kendileri olduğu halde yönetimleri altında çoğu İran asıllı pek çok  boy vardı. Dolayısıyla devlet büyük bir boylar federasyonu görünümündeydi.
Sakaların Türklüklerini hayat tarzları,gelenek ve görenekleri, dillerine  ait  bazı kalıntılar, sanatlarının  diğer Türk topluluklarının sanatlarıyla bağlantısı ve  Orta  Asya kökenli bir kavim olmaları açık bir şekilde göstermektedir.
MSII. Yüzyıl sonlarına doğru zayıflayarak Hunlar arasına karıştılar. Moğol istilası
esnasında Yakutistan bölgesine  çekildiler.Bu günkü Yakut Türklerinin   atalarıdırlar.
Roma  ve İran ile savaşa;Yunanlılar  ile ticarete dayanan münasebetleri olmuştur. İran  ile  yaptıkları mücadeleler Alp Er Tunga   destanına   konu  olmuştur . Bu  destan Afrasyab Destanı olarak ta bilinir.
   Kurganlarında bulunan bronz kaplar,altın ve gümüş  kaplama ile bezenmiş eşyalar ve hayvan  figürleri  ile süslenmiş silahları İskitlerin öbür dünyaya inandığını göstermektedir.
Açıklamalar:
1-Bölgenin ilk atlı göçebe topluluğudur.
2-Kimmerleri Anadolu ‘ ya sürmeyi başarmışlardır.
3-Mısır ‘ a kadar ilerleyebilmişlerdir.
4-Geyik heykelleri yapmışlardır.
5-Mumyacılıkla ilgilenmişlerdir.
6-Asurlular,Mısırlılar,Urartular ve Medler ile mücadele etmişlerdir.
7-Med  ve  Asur saldırıları sonucu parçalanmışlardır.

BÜYÜK HUN DEVLETİ

Orta    Asyada   bilinen  ilk  Türk devleti Hunlar tarafından kuruldu. Orhun Selenga arasında  ilk  önemli  teşkilatlanmalarını tamamladılar.  Devlet MÖ 220 ‘ de Teoman tarafından kuruldu.
Mete   zamanında   (MÖ209-174)   Hun Devleti Çinliler, Yüeçiler ve Moğol  asıllı Tunguzlara  üstünlük  sağladı. Mete  Orta Asyada  bulunan bütün kavimleri   hakimiyeti   altında   toplamayı   başardı . Bütün Türkler ilk kez bir bayrak altında toplandı.
En çok Çinliler ile savaşan Mete; Çin ile imzaladığı ticaret antlaşmaları sayesinde devletini daha da güçlendirdi.
Mete ‘den sonra başa geçen Kiok Çin ile iyi ilişkiler  kurabilmek için Çinli prenseslerle evlenme geleneğini  başlattı. Bu evlilik ticareti geliştirmeyi  ve bağlı kavimlere devletin hakimiyetinin gücünü göstermeyi hedefliyordu. Prenseslerle gelen Çin elçilik heyetleri Hun  ülkesinde  bağlı kavimler arasında zararlı propagandalar yaptılar. Türk halkını ipek  giymeye  alıştırdılar . Elçilik heyetlerinin zararlı faaliyetleri Hun Devletini zayıflattı.
En büyük mücadele kaynağı olan ipek yolu MÖ140 ‘dan sonra Çinliler ‘in eline geçmeye başladı.
Hohanyeh MÖ58 ‘de Çin hakimiyetine girmenin doğru olacağını savundu. Çiçi bu meseleyi devlet meclisine götürdü. Hohanyeh’in fikirleri utanç verici olarak bulundu.
Devlet  bu  tarihte  resmen  ikiye  bölündü.
Hohanyeh Güney Hunları’nı ,Çiçi ise Batı Hunları’nı yönetmeye başladı. Çok geçmeden Çiçi Çinliler tarafından öldürüldü.
Çin ‘e   bağlı   olarak  yaşayan  Güney Hunları da MS 48 ‘de kuzey ve güney olmak   üzere   ikiye   ayrıldı  .Sibirya   ve Çungarya ‘ya çekilerek bağımsızlığını koruyan  Kuzey  Hunları  daha  sonra   Batı Hunları ile birleşerek  Kavimler  Göçünü başlattı.

NOTLAR:

1-Devletin başkenti Ötükendir.
2-Çinliler Hunlar ‘dan korunabilmek için MÖ 214 ‘te Çin Seddini yapmışlardır.
3-Çin ‘in nüfusu  kalabalık  olduğundan dolayı Türk halkının Çin ‘de asimile olabileceğini düşünen Hun hakanları Çin ‘e yerleşmeyi pek düşünmemiştir. Çin ‘den vergi alınmakla yetinilmiştir.
4-MÖ318 ‘de ilk Çin Türk antlaşması yapılmıştır.   

KAVİMLER GÖÇÜ

Çin baskıları sonucunda Batı Asya’ya yerleşen Hunlar,baskı sonucunda Hazar Aral arasındaki Alanlar ‘ın topraklarını ele geçirdiler. Bu durum kavimler göçü için ilk adım oldu. Bu dönemde Doğu Avrupa ve Karadeniz ‘in kuzeyinde Doğu Germenleri yaşıyordu.(Ostrogotlar , Saksonlar, Vizigotlar , Gepidler ve Vandallar). Hunlar ‘ın Germenler üzerine  yürüyerek  Ostrogotları  vatanlarından çıkarması kaviler göçünü başlattı.(375)
Kavimler Göçünün Sonuçları:
1-Roma doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrıldı.
2-Batı Roma yıkıldı.
3-Roma topraklarında Germen devletleri kuruldu.(En önemlisi Frank devletidir.)
4-Germenler, zamanla, Hristiyanlığı kabül etti.
5-Avrupa yüz yıl karışıklık içinde kaldı.
6-Avrupa’nın etnik yapısı değişti.
7-Avrupa ‘da derebeylik ve skolastik düşünce ortaya çıktı.
8-Avrupa Hun Devleti kuruldu.
9-İlkçağ kapanıp ortaçağ açıldı.
10-K. Afrika ve Britanya dahi istilaya uğradı.
11-Türk alpliğinden etkilenen Avrupa’da şövalyelik ortaya çıktı.
12-Almanlar‘ın Nibelungen Destanı doğdu.
13-Hun bozkır sanatı Avrupa’ya geçti.
14-Roma kontrolünden  çıkan kilise örgütü güçlendi.
15-Hunlar Anadolu’yu istila etti.(395)
16-Avrupalılar Türk kültürünü yakından tanıdılar.
17-Germenler Avrupa’ya yerleşti.


BATI (AVRUPA) HUN DEVLETİ

Avrupa Hun Devleti  kavimler  göçünden sonra Balamir tarafından  kurulmuştur. Çin baskıları sonucu batıya yönelerek kavimler göçünü başlatan bu topluluk, devletini  Macaristan merkezli olarak kurmuştur.
Uldız zamanında iki  kola ayrılan Hunlar- ın bir kolu Roma üzerine doğru ayrılırken diğer kolu Kafkaslar üzerinden Anadolu’ya  yönelmiştir;  ki  bu  Türklerin  Anadolu ‘ya belki de ilk girişidir.(395)
Uldız bu dönemde  Bizans‘ın  Trakya valisine meydan okurcasına “Güneşin battığı yere kadar her yeri zaptedebilirim”derken bu dönemde Avrupa Hun Devleti’nin de ne kadar güçlü olduğunu ortaya koyuyordu.
410’da Uldız ölmüştür.422‘li yıllara gelindiğinde ise Bizans vergiye bağlanmıştır.
Avrupa Hunları’nın en parlak zamanı Attila zamanıdır. Attila Bizans ‘ı tamamen kendine  bağladıktan  sonra   yönünü  Batı Roma üzerine çevirmiştir. Attila aynı anda iki devleti birden karşısına almamaya özen göstermiştir. 452 ‘li yıllarda Batı Roma‘yı da kendisine bağlamayı  düşünen  Attila’yı, Roma ‘yı kendilerine bağışlamasını isteyen Papa fikrinden caydırmıştır.

Avrupa  Hun  Devletinde  babadan  oğula geçen bir hükümdarlık sistemi kuran Attila 453- de öldü.

Bizans ‘ı kontrol altına almış olan Attila Batı Roma üzerine Roma ve Galya seferlerini düzenlemişti. Bizans  ile  434 ‘de Margus Barışını, 447’de ise Anatolios Barışını yapmıştı.
Bazı tarihçiler Attila’nın son Roma seferinden  dönüşünün  sebebini , Sasaniler‘in batıya yönelişi olarak da gösterirler.
   Attila ‘nın   Germenler  ile yaptığı mücadeleler Almanlar ‘ın   Nibelungen Destanının doğmasına sebep olduğu gibi;Attila’nın Avrupalılar tarafından  tanrının kırbacı olarak ta tanınmasına sebep olmuştur.(436)
  Hun Devleti’nin  sınırları   Kafkaslar ‘dan Manş Denizi’ne(Fransa) kadar dayanıyordu.Bünyesinde otuzdan  fazla milleti barındıran Hun Devleti bu  kozmopolit yapısından do-
layı son döneminde  iç karışıklık ve isyanlara sahne oldu.
Attila’dan sonra devlet yönetimine oğulları  İlek, İrnek  ve Dengizik geçti. Devlet Atilla’nın oğulları  zamanında  eski ihtişamını kaybetti. Hunlar Karadenizin kuzeyine doğru geri çekildiler.
Hunlar büyük bir bölgede huzuru sağladıklarından dolayı Kuzey Kara Deniz ve Avrupa ‘da ticari faaliyetler arttı.
Bizans saldırıları sonucu yıpranan Avrupa Hun Devleti 468’li yıllarda yıkıldı.
Yerleşik bir hıristiyan  bölgesine  girmiş olan Hunlar nüfus azlığı,arkadan göç  gelmeyişi ve yüksek Roma kültürü karşısında zamanla eridi.
Bizans  Türk ilişkileri ve Avrupa’da Türk sorunu Hunlar ile başlamıştı.

GÖKTÜRK DEVLETİ:

   Anayurtta   kalan  Türkler Çin hakimiyetinden sonra Avar(Juan Juan) hakimiyetine girmişti. Göktürkler   kağanlık   derecesine yükselmeden önce şadlık (hanedan mensubu askeri komutan) ve yabguluk(kağandan önce gelen ve devletin bir kısmını fiilen elinde bulunduran komutan) durumlarını yaşamıştır.
Göktürkler,Bumın Kağan zamanında Avarlar- a karşı   oluşturdukları   başkaldırı   sonucunda 552’de Avarlar’ı  batıya sürerek  devletini kurdu. Bumın Kağan başkan olduktan sonra Ötüken’i başkent yaptı. Bumın ikili teşkilatın bir sonucu olarak  devletin batı kanadının   yönetimini   kardeşi  İstemi Yabgu’ya verdi.
    Mukan zamanında devlet en parlak zamanını yaşadı. İstemi Kağan’ın batıdaki yönetimi devam etti.
    İstemi İpek Yolundan  dolayı Bizans ve Sasaniler  ile  mücadele   ediyordu. Bizans Sasaniler’e karşı ittifak yapmak için İstemi Kağan’a 569 ‘da elçi  gönderdi  Bu elçi Bizans’tan  Orta Asya’ya gelen ilk elçidir.
Göktürk Devleti iç çekişmeler sonucunda 582’de doğu ve batı olmak  üzere  ikiye ayrıldı. Doğu 630’da, Batı ise 659’da Çin hakimiyetine girdi.
Göktürkler’in sınırları Japon  Denizi’nden Hazar Denizi’ne kadar genişliyordu.
Tarihte ilk defa Türk adıyla kurulmuş olan Göktürkler,ilk alfabe ve ilk parayı da kullanmıştır.
İlk  bilgileri  Çin  kaynaklarına  dayanan Göktürkler en fazla Çin ile savaşmıştır.
564’de İpek Yolu için Sasaniler ile ittifak yaparak   Akhunlar ’ı   yıkarak   aralarında paylaştılar.
II.   GÖKTÜRK(KUTLUK)DEVLETİ
Göktürkler Çin  hakimiyetindeyken Kürşat  adlı kahraman   Türk  40  arkadaşı  ile birlikte  ayaklandıysa da  Çinliler tarafından       Kürşat ve arkadaşları öldürüldüler. 681 yılında ikinci büyük isyanı çıkaran Kutluk ise Çin’e karşı başarılı olarak ilk defa kurucusunun adıyla anılacak olan Kutluk Devletini kurdu.
Vezir Tonyukuk   sayesinde devlet hızla Güçlenerek Çin’e akınlar düzenleyecek duruma geldi.Devletin merkezini Karakurum’a  taşıyan İlteriş’ten sonra  Kapgan  Kağan geçti. Kapgan Kağan öldürülünce başa kardeşi İlteriş’in oğulları Bilge ve Kültegin geçti. Devlet güçlenmeye devam ettiyse de; 731’de  Kültegin’in , 734 ‘te ise Bilge’nin ölümü  Göktürkler’i tekrar iç karışıklıklara sürükledi. Devlet , Uygur,Karluk ve Basmıl Türkleri tarafından 742’de yıkıldı.
Türkler  bu dönemde ikinci kez bir bayrak altında toplanmıştı. Danimarkalı bilgin

Vilhelm Tomsen tarafından çözülen Orhun         Abideleri(Orhun Nehri kıyısında)de 727’de Tonyukuk;732’de Kültiğin ve 735’de Bilge adına dikilmiştir.

Türk   Milleti   adının geçtiği ilk Türkçe metin   olması , Türk devlet adamlarının halka  hesap  vermesi,devlet ve halkın karşılıklı olarak görevlerinin belirtilmesi,Türk uygarlığı , yasaları ve kültürü hakkında bilgi  vermesi  bakımından bu yazıtlar önemlidir. Bu anıtlarda  demokrasi  anlayışı da görülmektedir . Han  halkına  hesap  vermekte ve yaptığı her işi halkın refahı için yapmaktadır. Bu yazıtlar Türkler ’de sosyal devlet anlayışının olduğunu da vurgulamaktadır. Bu yazıtların bir tarafı Çince,Bir tarafı ise 38 harfli ve sağdan sola doğru yazılan Göktürkçe’dir.
Göktürkler  politikalarını bir  daha  Çin hakimiyetine girmemek için oluşturmuştu.
NOT:Bilge Kağan  şehrin  etrafının surlarla çevrilmesini ve Budizmin kabul edilmesini meclise teklif ettiyse de;ünlü vezir Tonyukuk ve Türk  demokrasisinin timsali olan meclis,Bilge Kağan’ın bu fikrini reddetmiştir. Bu  durum  Türk  meclisinin gücünü ve hakanın yetkilerinin sonsuz olmadığını gösterir.
NOT:Kutluk Devleti Çin’i vergiye bağlamayı başarmıştır.

UYGURLAR

Uygur Devleti’ni Kutluk Bilge Kül Kağan kurmuştur. Önceleri başkent olarak Ö-            tüken’i  başkent olarak     kullandılarsa da; sonradan  Karabalasagun‘u  başkent edinmişlerdir.
    751 yılında Çin’de çıkan iç isyanın bastırılmasında Çin’e yardımcı oldular.
    Bögü Kağan ülkeye Çin’den dört tane Mani rahip getirdi.
    Uygur Devleti 840 yılında Kırgızlar tarafından yıkıldı.
    Tam yerleşik hayata geçen Uygurlar’ın yerleşik hayata geçmesinde Çin kökenli dinleri kabul etmeleri de etkili oldu. Taş üzerine yazılmış belgeler yerine kağıt üzerine yazılmış belgeler bıraktılar. Siyasi faaliyetlerinden ziyade kültürel faaliyetleri ile tanındılar.
    Süvari birliklerinin yanında savaşlarda yüksek tekerlekli arabalar da kullanmışlardır
   Uygurlar din konusunda tutucu değil hoşgörülü olmuşlardır. Çabuk din değiştirmişler;hatta Çin’den aldıkları dinleri Çin’de yaymaya çalışmışlardır.
   Maniheizmin etkisi ile hanlar “ay”  ünvanını kullandılar.
   Bilge Kağan adına Karabalasagun Anıtı dikilmiştir.
   Yerleşik  hayat  Uygurlar’ı  ticarete  yönlendirmiştir. Kabul ettikleri dinler ve yerleşik hayata geçmeleri sebebiyle ticarette ileri gittiler. Hatta  Çin’de dahi mabetler yaptılar. Dini  ve  ticari  ilişkileri  sonucunda Çin’de koloniler kurdular.
   Budizmin etkisi ile stupa tipi binalar yaptılar.
   18 harfli Uygur alfabesini oluşturdular.
    Moğollar’ın Türkleşmesinde ve İslamiyetin Çin’de yayılmasında etkili oldular.
    Moğollar’la karışmaları sonucunda Çağatay ve Özbek Türkleri oluşmuştur.
   Anadolu’da Eretna Devletini kuranlar da Uygur kökenlidir.
   İlk defa din değiştiren Türk topluluğudur.
   “Yurtluk” denilen bir ikta rejimi uyguladılar.

     AVARLAR(JUAN-JUANLAR)
     Orta Asya’da IV. Yüzyılda devlet kurdular. Devletleri 552 ‘de Göktürkler tarafından yıkılınca Avarlar batıya göçtüler.
Tuna boylarına geçtikten sonra tekrar güçlenen Avarlar Bizans’ı vergiye bağlamayı başardılar. Devletlerini Romanya ve Macaristan’ ı işgal ederek 562’de Orta Avrupa’da kurdular.
   Sasaniler ile ittifak yaparak İstanbul’u kuşattılar. İstanbul’u kuşatan ilk Türk devletidir.
   Avarlar 805’te Franklar tarafından yıkıldılar.
   Avarlar Slavlar’ın siyasi teşkilatlanma bakımından gelişmelerinde etkili oldular.
   Bizans’ı kuşatmaları Bizans ülkesinde Akathistos İlahisinin bestelenmesinde etkili oldu.
   NOT:İstanbul’u 619 ve 626’da kuşattılar.
    
     BULGARLAR(OGURLAR)             
Göktürkler’in Avarlar’ı malüb etmesi ile üzerlerindeki  Avar   baskısından  kurtulan Bulgarlar,  VI.Yüzyılın  sonlarında  Kubrat önderliğinde  güçlü bir Bulgar birliği meydana  getirmişlerdir. (583).  Bu  birlik  zamanla parçalandı ve oluşan gruplardan çoğu  dağıldı  ve  siyasi  otoritesini  kaybetti. Sadece iki gurup etkili olabildi.
İtil Nehri boylarında etkili olanlara İtil Bulgarları veya Volga Bulgarları denir. İtil  Bulgarları  Bizans  ve  müslümanlarla yaptıkları  ticaret sayesinde çok geliştiler.

Bu ticari  faaliyetler sonucunda 920’de islamiyeti kabul ettiler. Samur kürkü işlemeciliğinde çok ileri gittiler.

1237’de Altınorda Devletinin hakimiyetine girdiler.
    Tuna  boylarına yerleşen Bulgarlar’a ise Tuna   Bulgarları  denmektedir . Doğudan Avrupa’ya giden ticaret yollarını kontrollerine aldılar.  Kurum  Han  ve  Omurtag IX. Yüzyılın ünlü hanlarıdır.
     864’de Boris Han zamanında hristiyan-  lığı   kabul  ettiler. Hristiyanlığın ve karıştıkları Slavlar’ın etkisi ile Bulgarlar zamanla Türklüklerini kaybettiler.
923’te İstanbul’u kuşatan Bulgar kralı Simon’a Papa “Çar” ünvanını verdi. Türk hakanları  hristiyanlığın  etkisi  ile “ Çar ” ünvanını da almış oldular.

Tuna Bulgarları 1018’de Bizans’ın, 1330 Sırpların,sonra ise Osmanlı’nın etkisine girdiler.

NOT:Bulgarlar mimari ve kuyumculukta ileri gitmiştir.
NOT:Tuna Bulgar hakanı Kurum Han adına 40 metrekarelik kaya kabartması yapılmıştır.
NOT:İtil Bulgarları Kazan Hanlığının temelini oluşturmuştur.

HAZARLAR

Hazarlar,Don ve Volga nehirlerinin bulunduğu bölge ile Kafkasya’nın kuzeyinde yaşamış,Sabir Türkleri’nin halefleri olarak bilinen bir Türk kavmidir.
Hazarlar VII. Yüzyıl başlarında bir devlet kurabilmişlerdir. 661’de Arapların baskısıyla Derbent şehrini terk ettiler. Yönetici tabakası museviliği kabul etmiş olan Hazarlar  İslamiyetin Kafkasya’da yayılmasını bir müddet geciktirdiler. Fakat bu durum karşılıklı savaş halinde olmanın bir sonucuydu. Hazarlar  normal durumlarda bütün dinlere karşı hoşgörülüdür. Başkentlerinde cami, kilise ve sinagog yanyanaydı. Mahkemelerinde ise hristiyan musevi,müslüman ve şamanist hakimler birlikte görev yapıyordu. Hoşgörülü davranmalarında uluslar arası ticaretle ilgilenmeleri de ettkili olmuştur.
Sınırlarını Hazar civarından Dinyeper’e kadar genişletmişlerdir.
Peçenek ve Rus saldırıları sonucu yıpranan Hazarlar 965’te Kiev Rus Prensliği tarafından yıkıldılar.
Hazarlar bağımsızlıklarını Göktürklerin yıkılması ile 630’da almışlardı.
Hazarlar yarı göçebe yaşamaktaydılar.

Bölgelerinde sağladıkları barış(Pax Khazarica)  ticaretin  gelişmesinde  etkili  olmuştur.

Museviliği kabul etmelerinde Yahudiler ile yaptıkları ticaret etkili olmuştur.
Hazar ülkesinde din ve dil birliği yoktu.
Ordularında ücretli asker kullanmışlardır.
NOT:Bazı kaynaklara göre Hazarların museviliği seçmesinde Bizans’tan kaçan Musevilere kucak açmaları etkili olmuştur.

MACARLAR

Macarlar, IX. yüzyılda  Macaristan’da siyasi teşekküllerini oluşturdular. Ticaret yollarının ülkelerinden geçmesi Macarları zenginleştirdi. X. Yüzyılda Hristiyanlığı kabul ettiler. Hristiyanlığı kabul etmeleri ile beraber büyük bir kültür değişimi başladı ve Türklüklerini  kaybettiler. Bundan  sonra kabile birliğine dayalı siyasi yaşantıdan çıkarak krallık sistemine dayanan  bir  yönetim kurdular.
Macaristan’a göç edip yerleşmelerinde Peçenek  baskıları  etkili  olmuştu. (896)
Germenler’in Balkanlar’a geçmesini önledikleri  gibi ; aralarına  girerek  Slavlar’ın birleşmesini de önlediler.
NOT:İlk Türkoloji kürsüsünü kurmuşlardır.
NOT:Latin kültürünün etkisine girmişlerdir.

PEÇENEKLER:

IX.      yüzyıl ortalarında Don ve Dinyester nehirleri  arasındaki  saha  ile  Kırım’ın bir kısmını işgal eden bir Türk kavmidir.
Boy teşkilatı halinde kalan Peçenekler devlet kuramamışlardır.
    Ruslar ile yaklaşık yüz elli yıl mücadele eden Peçenekler Ruslar ’ın   güneye  inmesini önlediler.
    Peçenekler,  Macarlar’ın   batıya göçmesinde ve Türk kültürünün  batıda  tanınmasında da etkili oldular.
Batı ve güney Slavları’nın arasına girerek Slavlar’ın birleşmesini önlediler.
     Bizans ile mücadele ettikleri dönemde Peçenek lideri Turak hristiyanlığı kabul etti.  (1048).  Bizans ’ ı   yıkmak   için   sürekli planlar yapan ve bu konuda Çaka Bey ile de ittifak yapmış olan Peçenekler’e karşı  Bizans  Kumanlar’ı kışkırtmış ve Kumanlar’ın Peçenekler’i parçalamasında etkili olmuştur. Kuman baskısından sonra bir kısım  Peçenek   gurupları   Macaristan’a yerleşirken ; bir  kısmı  ise 1091’de Bizans hakimiyetine girdi.
    Peçenekler’in sürekli Bizans’ı uğraştırmaları Selçuklular’ın işini kolaylaştırmıştır.

KIPÇAKLAR(KUMANLAR)

Doğu  Avrupa’da devlet kuran Kıpçaklar, V.- VII. Yüzyıllar arasında Doğu Asya’da yaşıyordu. Uygurlar’a bağlı olarak yaşamış ve bir  ara  bağımsız olmuş olan bu kavim Karahitay   baskıları   sonucu  batıya  göçmüştür. İrtiş ve Balkaş Gölü civarında da etkili olmuş olan bu kavim ,batıya büyük bir kitle halinde gitmiştir.
Ruslar ile yaptıkların mücadeleler, Ruslar’ın  güneye inmesini önlemiştir. bölgesine  yerleşenler  ise

1238-1239 mücadelelerinde malüb olan Kıpçakların bir kısmı daha da batıya göçerken ; bir kısmı Altınorda Devletine karışarak  Moğolların Türkleşmesinde  etkili oldu. Macaristan bölgesine yerleşenler zamanla hristiyanlığı kabul ederek erimiştir.

Memluklu ordusunun temelini Kafkaslar’dan toplanan Kıpçak çocukları oluşturuyordu.
NOT:1185 ‘de Rus Prensi Igor’u malüp etmeleri,ünlü Rus destanı Slovo o Polku Igorove(Igor Bölüğü Destanı)  ye konu oldu.
NOT:Uzlar ile yaptıkları mücadeleler
Dede Korkut Hikayelerine konu oldu.
NOT:1223’te Moğollar ile yaptıkları Kalka Savaşında yenildiler.
NOT:Kumanları hristiyanlaştırmak isteyen  İtalyan  misyonerler,  Kumanlar için,Farsça-İtalyanca-Kumanca olarak kaleme alınmış  olan “Codex Comanıkus” adlı lügati düzenlediler.

OĞUZLAR(UZLAR)

Oğuz kelimesi kabileler manasına gelmektedir.
Göktürk hakimiyetinde yaşayan Oğuzlar;Göktürkler yıkılınca Uygurlar ’ ın  hakimiyetine    girdi.  Uygurların  dağılmasından sonra  Oğuzlar batıya doğru harekete geçtiler. Hazar- Seyhun  arasında yaşadıkları dönemde ise  Karluk  ve Hazarlar ile anlaşamayan Oğuzlar batıya yönelmeye başladı. Bir kısmı Vardar  Ovasına  yerleşirken;bir kısmı Dobruca’ya yerleşti.(Gagauzlar)
Kiyef’in       kuzeyine         yerleşenlere Karakalpak denmektedir. Hristiyanlığı kabul edenler zamanla öz benliğini kaybetti.

Bir kısmı ise Hazar ve Kafkas bölgesinden güneye inenler ise islamiyeti kabul etti. Selçuklu Devleti ve daha birçok Türk İslam devletinin temelini oluşturdu.

24 boydan oluşan Oğuzlar genel olarak göçebe olarak yaşadılar. Batıya göç edenler ve islamiyeti kabul   edenler  yeni kültürlerin etkisi ile yerleşik hayata  geçtiler.
İslamiyeti seçerek yerleşik hayata geçenlerine Türkmen de denmektedir. 
Kervan yolları üzerinde yerleşmeleri Oğuzlar’ı zenginleştirdi.
Oğuzlara Bizanslılar Uz; Araplar ise Guz demekteydi.
NOT:Bu gün Dobruca’da yaşamakta olan Gagavuzlar ortadokstur.

BAŞKIRTLAR

X. yüzyılda İtil civarında yaşayan bir Türk  boyudur.
SABİRLER(SABARLAR)
Tanrı Dağları ile İli Nehri arasında yaşadılar. Bir kısmı Doğu Avrupa’ya göçerken;
Bir  kısmı  Sibirya  bölgesinde  etkili  oldu. Sasaniler  ile  birleşerek  Bizans’a karşı savaşmışlardır.
Hazarlar’ın kurulmasında etkili olmuşlardır.
516’da Anadolu’ya girmişlerdir.

TÜRGİŞLER

Batı Göktürkleri’nin mirası üzerine konarak , bu bölgedeki diğer Türkleri hakimiyetleri altına aldılar. Türkleri 750’ye kadar idare ettiler.
İlk Türgeş hakanı Baga Tarkan’dır. Çin’den Kuça şehrini aldıktan sonra Türgeşler yerleşik hayata geçmeye başladılar.
Baga Tarkan kendi adına para bastıran ilk Türgeş hakanıdır. Ortası delik olan bu paralarda Arap ve Çin tesiri vardır.
Irkçı Emeviler’e karşı savaşan Türgişler Maveraunnehir’in islamlaşıp Araplaşmasını önlemişlerdir.Karluk baskıları sonucu 766’da yıkılmışlardır.

KIRGIZLAR

Önceleri Baykal’ın batısında ve İrtiş civarında yaşıyorlardı. IV.- IX. Yüzyıllar arasında  Yenisey bölgesine yerleştiler.Önce Hunlar’ın sonra Göktürk ve Uygurların etkisi altına girdiler. 840 yılında siyasi hüvviyet kazanmışlardır. 924 yılında Kitanlar’a yenilince tekrar eski yurtlarına döndüler. 1207’de Cengiz Han’a bağlandılar. Kırgızlar Cengiz Han’a itaat eden ilk Türk kavmidir. Ötüken bir daha geri alınamamak üzere Moğollar’ın eline geçti.Bundan dolayı zamanla Orhun kültürü ortadan kalktı.
400000 mısralık ve dünyanın en uzun destanı olan Manas Kırgızlar ’a aittir.
Yenisey  yazıtları Kırgızlar ’a  aittir.

KARLUKLAR

İlk oturdukları bölgeler Altay Dağlarının Batısı ve İrtiş boylarıydı. 650’de Çin hakimiyetine girdiler. Talas Savaşında Arapların  yanında yer aldılar. Bu savaştan sonra hızla islamiyete girmeye başladılar. Başkentleri Karabalasagun idi. XII. Yüzyılda Moğol hakimiyetine girdiler. Cengiz Hana itaat eden ilk müslüman Türk topluluğudur.

Karahanlı Devletinin temelini oluşturmuşlardır.

AKHUNLAR

Hunlar batıya doğru göçerken bir bölümü Kuzey Hindistan ve Afganistan’a göçmüştür. İran’daki Mazdek İsyanı’nın bastırılmasında etkili olmuşlardır. (499)

KİMEKLER

Bir Türk boyudur.

KÜLTÜR TARİHİ

  Ailelerin  bir  araya   gelmesiyle  obalar;        obaların  bir   araya    gelmesiyle  boylar ; boyların bir araya gelmesiyle devlet oluşuyordu. Boylar iç işlerinde serbest idiler; ki bu durum  merkeziyetçi  devlet anlayışına terstir. Boy en küçük siyasi birliktir;boylar birliğine bodun denmektedir.
  Devletin   başında  bulunan  kişiye  hakan denmektedir . Devlet hakan ailesinin  ortak malıdır. Hanedanın her üyesinin yöneticilik yapma   hakkı vardır .Bu durum Türk devletlerinin hızlı kurulup,hızlı bölünüp,parça-       lanarak yıkılmasına neden oluyordu.   
Türk devlet anlayışına göre devlet yönetimi gelenekçi,karizmatik ve kanunidir. Devlet dini değil, siyasidir.
Hakana devleti yönetme yetkisinin tanrı tarafından verildiğine inanılırdı.(Kut anlayışı). Kut anlayışı halkın devlete bağlılığını artırıyordu. Kut olgusunun babadan oğula geçtiğine inanılırdı. Hakanın danışma meclisine (Kurultay) Keneş deniyordu. Bu meclisin danışmanlarına ise Keneşçi veya Tayanç denmektedir. Kurultay(Toy)a katılma hakkına sahip olanlara toygun denilir.
Türk törelerine göre hakanın hanımı da yönetime katılıyordu.
Devlet bölümlere  ayrılarak yönetiliyordu.
(Federal yönetim). Doğuyu büyük hakan yönetir; batıyı ise en ehliyetli bir yakını yönetirdi.
Hun, Göktürk ve Uygur hakanları Ötüken’i başkent olarak seçmiştir.
İlk Türk devlet teşkilatını Mete’nin yaptığı bilinmektedir.
Savaş,barış,göç, ve hükümdar değişimine karar verebilme yetkisine sahip olan meclis hükümdarın her dediğini kabul etmeyebilirdi. Hükümdar da meclise uymak zorundaydı.
Boylar federasyonu halinde yapılanan Türk ülkesinde boy beyleri de seçimle belirlenirdi.
Türklerde tanrı-kral ve rahip-kral anlayışı yoktur.
Halk hür yaşadığı ülkeyi vatan sayardı.

HAYAT TARZI        

Ekonomisi hayvancılığa dayalı olan Türk halkı göçebe olarak yaşıyordu. Bu göçebelik yaylak kışlak arasında gidip gelmeye dayanıyordu. Mani dinin etkisi ile yerleşik hayata geçmiş olan Uygurlar bu konuda diğer Türk boylarına öncülük etmiştir. Uygurlar yerleşik hayatın sonuçları olarak tarım ve ticarette ileri gitmiştir. Uygurlar meydana getirdikleri kültürel zenginlikle çevrelerini de etkilemiştir.
Otlakların devlet malı sayıldığı Türk ülkesinde ; halk özel mülk sahibi de olabiliyordu.
Halktan vergiler ayni olarak toplanırdı.
Göçebe hayatın hürriyet duygularını geliştirdiği Türk ülkesinde herkes hürdür;sınıf farkı ve derebeylik yoktur. Türklerde zaten derebeyliğe zemin hazırlayabilecek büyük toprak sahipliği yoktur.
Göçebe hayattan dolayı kurallar teferruatsız ve örfi idi. Yazılı hukuk yerleşik hayata geçme de öncülük etmiş olan Uygurlar tarafında başlatılmıştır. Büyük suçların cezası ölümdü;bu uygulama göçebe hayatta düzenin sağlanması için gerekliydi. Göçebe hayatın bir sonucu olarak hapis cezaları on günü geçmezdi.
Türklerde din adamları sınıfı ve din adamlarının ayrıcalığı toktur.
Ataerkil aile tipine dayanan Türklerde tek eşle evlenmek esastı.
Domuzu ne beslediler ne de yediler.
Ak renkli kumaşı uğurlu sayan Türkler yaslı günlerinde siyah renkli elbiseler giyerlerdi.
NOT:Bağlı devletlerden vergi;ülkelerinden geçen ticaret yollarından ise gümrük alırlardı.
NOT:Yağış durumunun elverişsizliği ve derinden geçen ırmakların sulama tarımına elverişli olmaması Türkleri hayvancılığa ve göçebe hayata itmiştir.
                     

ORDU 

Göçebeliğin bir sonucu olarak süvari birliklerine dayanan Türk ordusu için kadın erkek herkes asker olabiliyordu. Türklerde ordu –millet anlayışı vardı. Onluk sisteme göre ilk ordu teşkilatını Mete yapmıştır. Türk ordusu süreklidir. Savaşlarda kullanılan en iyi taktikleri sahte ricat ve kurt taktiği olarak ta bilinen turan taktiğidir. İlk Türk devletleri temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için sefer düzenlemişlerdir. Hükümdarın merkezde daimi bir ordusu bulunurdu. Hazarlar ordularında ücretli asker de kullanmıştır.

KÜLTÜREL HAYAT

Destanlar:

Uygurlar: Türeyiş ve Göç

İskitler: Alp Er Tunga (İran savaşlarında öldürülmüş olan İskit komutanı Afrasyap adına düzenlenmiştir.); Şu destanının da İskitler ’e    ait olduğu zannedilmektedir.
Göktürkler: Ergenekon ve Bozkurt
Hunlar: Oğuz Han
Kırgızlar:Manas

Destanlar canlı bir halk edebiyatının örneğidir. Kurganlarda bulunan kalıntılar ve kitabeler Türklerin kendilerine has alfabeleri olduğunu göstermektedir. (Almatı civarında bulunan altınadam heykelinin yanında Göktürk alfabesinin prototipiyle karşılaşılmıştır. Bu buluntular MÖ 500’e kadar dayanmaktadır. )
Göktürkler ’in  kullandığı alfabe Tukyu alfabesi olarak ta bilinmektedir. Göktürk alfabesi 38; Uygur alfabesi ise 18 harflidir. Türgişler ise Soğd alfabesini örnek almıştır. Türk milleti sırasıyla ; Göktürk , Uygur,Arap ve Latin alfabesini kullanmıştır. Orhun Abideleri (İlbengüsü) Türklerin kendi elleri ile bıraktıkları ilk yazılı eserlerdir.(Kutluk Devleti bölümünde Orhun Yazıtları konusunda geniş bilgi verilmiştir.)
Sözlü olarak nesilden nesile geçmiş olan destanlar günümüze kadar yazıya geçirilmemiştir.
Uygurlar kağıt ve matbaayı kullanmayı biliyorlardı.
Türklerde göçebe hayatın bir sonucu alarak yazılı hukuktan ziyade örfi hukuk görülmektedir. Töre;halk,toy ve hükümdardan  oluşmaktaydı.
Türklerin en önemli müzik aletleri Kopuz idi.
Balballar ve Kültigin heykeli Türklerin heykelcilikle de ilgilendiklerini göstermektedir.
Uygurlar,minyatür sanatında ileri gittikleri gibi;  çevrelerini de etkilemişlerdir.
Hazarların taştan yaptıkları Şarkel Kalesi ünlüdür.
VI. Yüzyıldan kalan Yenisey Yazıtları Kırgızlar’ a aittir.
Türkler konserve yapmayı,demiri işlemeyi,altın ve gümüş  kaplama sanatını biliyorlardı.
At kullanmayı birçok millete Türkler öğretmiştir.                                                                          Taryan Yazıtı Uygur hakanı Moyençor’a aittir.
Türkler Ural-Altay dil gurubunun Altay gurubuna mensuptu. Bu dil Kore ve Moğol dilleri ile aynı kökten geliyordu.
Türklerin köklü bir kültüre sahip  olmaları islamın kabulünden sonra dejenere olmalarını önlemiştir.

DİN ANLAYIŞI

Türklerde genel itibariyle tek tanrı inancı görülmekteydi. Türk dinine Göktanrı inancı veya Şamanizm denmektedir. Türkler dağ,ırmak,vadi,güneş ve ay gibi şeylere de kutsiyet atfetmişlerdir. Kurganlar (mezar) ındaki kalıntılar ve balballar Türklerin öbür dünyaya inandığını göstermektedir. Geyik,kurt ve koyun belli başlı Türk totem(ongın)leridir. Türk akidesine göre tanrı sonsuz ve ebedidir. Tanrıya herhangi bir şekil atfetmemiş olan Türklerde tanrı heykeli görülmemiştir.
Nevruzun temeli , Hunlar ve Turfan Uygurlarının Soğuk Yemek Festivaline dayanır.
Türkler tabiat ruhlarına Yer-Su demekteydi.
Yas(cenaze)törenlerine Yuğ demektedirler.
Türkler atalarının ruhlarının kendilerini koruduğuna inanırlardı. (Atalar Kültü).
Din adamları devlet işlerine karışmamakla beraber hakan din adamlarının bazı meselelerde görüşlerini alırdı.
Türk milletinde Mani Dini , Budizm, Naturizm(Tabiatçılık),Hristiyanlık,Musevilik ve müslümanlık dinleri de görülmüştür. İslamiyet dışında kabul ettikleri dinler genelde Türklerin öz kültürlerinden uzaklaşmasına sebep olmuştur.
Şamanizmde falcılık ta mevcuttu.
İlk yabancı dini Uygurlar kabul ederken ; Museviliği sadece Hazarlar kabul etmiştir.
Türk inancında insan kurban etme anlayışı yoktur.
Avrupa’ya geçmiş olan Türk boyları arasında sadece İtil Bulgarları islamiyeti kabul etmiştir.
Eski Türk dininde tanrıça anlayışının da olduğu zannedilmektedir.(Umay).

SANAT

Atlı göçebe kültüründen dolayı sanatlarında hayvan figürlerine fazla yer veren Türklerin kültürüne hayvan üslubu denmektedir.
Türkler büyük ve kalıcı eserleri halıcılık sanatında bırakmıştır. (Pazırık kurganında bulunan halı dünyanın en eski halısıdır.)
Türkler altın ve gümüş kaplama sanatını daha İskitlerden itibaren biliyordu. Tahta oymacılığı ve maden işlemeciliği de Türklerin bildiği sanatlardandı.
Yerleşik hayat ve mani dininin etkisi ile Uygurlar ’da  mimari de gelişmişti.
Bilinen en eski Türk şairi Aprınçur’un Uygur Türkçesi ile yazdığı şiirler günümüze kadar gelebilmiştir.
LÜGAT
Kamdu:Uygurların kullandığı bez para
Bedizci:Uygur ressamları
Sav:Hayat tarzını anlatan edebiyat türü
Sağu:Ölen kişi için söylene övücü sözler.
Koşuk:Neşeli günleri anlatan şiirler
Totem:Ongın
Tekin:Şehzade
Bitigçi:katip
Ayukı:Hükümet
Buyruk:Bakan
Tarkan:Komutan
Tudun:Vali
Sübaşı:Ordu komutanı veya şehir güvenlikçisi
Tamgacı:Dış işleri sorumlusu
Yarmak:Göktürk ve Türgişlerin kullandığı madeni para
Oguş:Aile
Urug:Soy
Bod:boy
Bodun:Boylar birliği
Oksızlık:Bağımsızlık
İl:Devlet
Ordu:Başkent
Tümen:On bin
Aygucı(Üge):Müşavir
Keneş:Danışma meclisi
Kapgan:Fatih
Şad:Hakan ailesinden olan üçüncü derece yönetici
Taman:Başbuğ
Tanhu:İmparator
Terken:Hükümdarın birinci derece yardımcısı;bu görevi hükümdar hanımı da yapabilirdi.
Tudun:Vergici
Buyruk:Bakan
Yınal:Beyzade
Inanç:Vezir,nazır
Idıkut:Kutlu iktidar
İlig:Bir bölgenin yöneticisi
İlteber:Yüksek dereceli memur
Kadır:Sağlam,güçlü
Ağı:Hazine
Ağıcı:Hazinedar
Arkış:Haberci
Baz:sulh
Biti:Yazıcı
Imga:Tahsildar
İşküm:Han sofrası
Ok:Siyasi kuruluşa bağlı olan boy
Otak:Hükümdar çadırı
Örgin:Taht
Toy:Kurultay
Tuğ:Sancak
Uluş:Memleket
Ülüş:Memleketin hanedan arasında paylaşılması
Yarlıg:Ferman
Yargucı:Hakim
Sü:Ordu
Alp:Yiğit
Bulun:Esir
Çoğı:Savaş
İm:Parola
Kargu:Ateş kulesi
Kur:silah
Kurgan:Mezar tümseği
Yatgak:Saray muhafızı
Bahşi:Uygurca’da hoca

NOT:İpek yolunu ilk kez kontrol altına alanlar Hunlardır.
NOT:Çin ile Hunlar MÖ198’de anlaşma yapmıştır.
NOT:Orhun Yazıtlarında Araplar Tacik olarak anılır.
NOT:İpek yolu Türkler ile Çin arasında daima problem olmuştur.