Tek bir damla olmalı tek bir, Susamış gönüllere ermeli tekbir...

Genel Kavramlar ve Tarihe Giriş





      TARİH: İnsanların   geçmişte  meydana  getirdiği olayları, birbirleriyle  olan ilişkilerini, kültürel  yaşantılarını,ortaya koydukları  uygarlıkları  yer ve zaman göstererek,sebep sonuç ilişkisi içinde,  belgelere  dayandırarak objektif  olarak inceleyen  sosyal  bir  bilimdir.   

TARİH BİLİMİNİN  ÖZELLİKLERİ:

1-Tarih bilimi insanların ortaya koyduğu olayları inceler.
2-Tarih bilimi  geçmişte meydana gelmiş olan olayları inceler.
3-Yer ve zaman kavramının kullanılması tarih bilimini hikaye olmaktan çıkarır.
4-Sebep ve sonuç ilişkisinin kullanılması tarihi bilim haline getirir.
5-Anlatılacak olaylar belgelere dayanmalıdır.
6-Olayları anlatırken tarihçi objektif davranmalıdır.
7-Tarih sosyal bir bilimdir.
8-Tarih  biliminde deney ve gözlem olmaz.
9-Olaylar tekrarlanamaz.
10-Olayların birden çok sebep veya sonucu olabilir.
11-Bazı olaylar birbirinin sebep veya sonucu olabilir.
12-İncelenecek olayın üzerinden belli bir zaman diliminin geçmesi gerekir.
13-İncelenecek olan olayın geçtiği dönemin şartları bilinmelidir.
14-Olaylarda etkili olan şahıslar tanınmalıdır.
15-Tarihçi geçmişi değerlendirerek  geleceğe ışık tutabilir.

     TARİHİN KONUSU:
İnsanın ortaya koyduğu olaylar tarih biliminin konusudur

     TARİHİN YÖNTEMİ:
Araştırmak,anlamak ve açıklamaktır.

     KAYNAK:Araştırmalarımız için bize bilgi veren her türlü nesneye kaynak denir;.kaynaklar ikiye ayrılmaktadır:
    1-Birinci elden kaynaklar:                                                İncelenecek olan olayı ilk hali ile kaydetmiş  olan kaynaklara birinci elden kaynaklar denilmektedir.
   
      2-İkinci elden kaynaklar:Birinci elden kaynaklar kullanılarak oluşturulan  kaynaklara ikinci elden kaynaklar denilir.
       Belgeler yazılı ve yazısız olma durumuna göre de ikiye ayrılır:
     1-Yazılı kaynaklar:Her türlü yazılı kaynağa(belgeye)yazılı kaynak denir.
      2-Yazısız kaynaklar:Her türlü yazısız objeye yazısız kaynak denmektedir.
   
        ELDEKİ KAYNAKLARIN                                                                          
          DEĞERLENDİRİLMESİ  
TASNİF:Elde edilen kaynakların sınıflandırılması işlemine tasnif  denilir.
TENKİT:Elde edilen kaynakların doğruluğunun  veya yanlışlığının anlaşılmaya çalışılmasına tenkit denmektedir.
TERKİP(SENTEZ):Bilgilerin kullanılır hale getirilmesine terkip denmektedir.
  ÖRNEK:Elde edilen bilgilerden kitap yazılması.

  TERKİPLERİN TASNİFİ:

1-Kronolojik tasnif :Olayların zaman sırasına göre işlenmesine kronolojik tasnif denilir.
ÖRNEK:İlkçağ Tarihi, Orta Çağ Tarihi,Yeni Çağ Tarihi vb.
2-Mekana göre tasnif: Olayların belli bir mekan ölçü alınarak anlatılmasına  mekana göre tasnif denilir.
ÖRNEK:İlkçağ  Tarihi, Ortaçağ  Tarihi,Yeniçağ  Tarihi  vb.
 3-Konulara göre tasnif:Olayların konu türüne göre sınıflandırılmasına konusuna
göre veya derinliğine tasnif denmektedir.
ÖRNEK:Dinler  Tarihi, Hukuk Tarihi,Sanat Tarihi vb.
AÇIKLAMA:Olayları belli tasniflere göre yazmanın amacı araştırma ve öğrenmeyi kolaylaştırmaktır;.tasnif tarih biliminin bir zorunluluğu değildir.



          
    TARİHE  YARDIMCI  BİLİMLER           

KRONOLOJİ:Zaman bilimi (Takvim bilgisi)
COĞRAFYA:Yer bilimi
ARKEOLOJİ:Kazı bilimi
FİLOLOJİ:Dil bilimi(Bir toplumun dil yapısından yola çıkılarak; o toplumun hangi toplumlarla akraba olduğu , hangi kültürlerle etkileşim içinde olduğu ve Oluşturduğu  kültürün zenginliği anlaşılabilir.)
PALEOGRAFYA:Yazı çeşitlerini inceler.
EPİGRAFİ:Kitabeleri(Yazıtları) inceler.
SİGİLOGRAFİ:İşaret ve mühürleri inceler.
HERALDİK:Arma ve madalyaları inceler.
MESKUKAT(NUMİZMATİK):Paraları inceler
ARKEOMETRİ(C14):Maddenin yaşını belirler.
ONOMASTİK:İsimleri inceler;kendi içinde ikiye ayrılmaktadır:
1-TOPONİMİ:Yer isimlerini inceler.
2-ANTROPONİMİ:Şahıs isimlerini inceler.
ANTROPOLOJİ:İnsan ırk ve kültürlerini inceler;kendi içinde ikiye ayrılır:
1-FİZİKİ ANTROPOLOJİ:İskelet ve kemik yapısına bakarak insanların hangi ırka ait olduğunu anlamaya çalışır.
2-KÜLTÜRELANTROPOLOJİ:  Kültürleri inceler; kendi içinde ikiye ayrılmaktadır:
a-ETNOĞRAFYA:Öz kültürleri inceler.
b-ETNOLOJİ:Birden çok kültürü karşılaştırarak inceler.
DİPLOMATİK:Belgeleri incelemektedir;.Bir belge gerçek mi değil mi;Belgenin içeriğindeki bilgi doğru mu yanlış mı; Belge hangi döneme aittir
Gibi soruları cevaplamaya çalışan diplomatik ilmi  adeta belgenin kimliğini Ortaya koymaktadır. 
EKOLOİ:Canlı çevre ilişkisini inceleyen bilim dalına ekoloji denilir.
 GENOLOJİ(ŞECERE BİLİMİ):Soy bilimi
           
               TAKVİM    BİLGİSİ

     GÜNEŞ YILI ESASLIN  TAKVİM:
- Dünyanın güneş etrafında dönmesini ölçü almaktadır.
- Mısırlılar  tarafından icat edilmiştir.
- Yunanlılar ve Romalılar vasıtasıyla geliştirilmiştir

Açıklamalar:

1-Nil Nehrinin taşmasından zarar gören Eski Mısır Toplumu Nil Nehrinin kendilerine verdiği zararı önleyebilmek için bu takvimi icat etmiştir.
Yorum:İcatlar ihtiyaçlardan doğmuştur.
2-Takvimi icat etmeleri  Mısır Halkının astronomi ve matematikte ileri gittiğini gösterir.
3-Takvimin Yunanlılar ve Romalılar aracılığı ile geliştirilerek günümüze ulaştırılması günümüz medeniyetinin bir çok toplumun ortak katkıları sonucu oluştuğunu gösterir.

      AY YILI ESASLI TAKVİM :

-Ayın dünya etrafında dönmesini ölçü almaktadır.
-Sümerliler tarafından oluşturulmuştur.
-Babiller tarafından geliştirilmiştir
-Güneş yılı esaslı takvim 365 gün iken ay yılı esaslı takvim 354 gündür.
.
     Açıklamalar:

1-Ay yılı esaslı takvimi icat etmeleri Sümerlerin astronomi ve matematikte ileri gittiğini gösterir.                                                                                                       2-En eski ilkel takvimlerin kullanıldığı Mısır ve Babil’de her saltanat dönemi yeni bir tarih başlangıcı oluyordu;.Yahudiler MÖ 3760 yaratılış yılını; Yunanlılar ilk olimpiyatların yapıldığı MÖ 776 yılını;Romalılar Romanın kuruluşu olarak kabul ettikleri MÖ 753 yılını; Hıristiyanlar  Haz. İsa’nın doğum yılını(0); Müslümanlar  Hicreti (622) takvimlerine başlangıç olarak kabul etmişlerdir.
    Bu izafi durumlar ve farklılıklar tarihlerin bir takvimden başka bir takvime çevrilmesini uzmanlık gerektiren hassas bir iş haline getirmiştir.

      TÜRKLERİN  KULLANDIĞI
                  TAKVİMLER
      12 HAYVANLI TÜRK TAKVİMİ:
-Türkler tarafından icat edilen bir takvimdir.
-Güneş yılı esaslıdır.
-Başlangıcı belli değildir.
-12 yıllık daimi bir devirden ibarettir.
-12 hayvandan her biri bir yılı temsil etmektedir.
-İslamiyet öncesinde yaşamış olan bütün  Türk devletleri tarafından kullanılmıştır.
-Bu takvim Çinliler ve Tibetliler tarafından da kullanılmıştır.

      Açıklamalar:
1-12 hayvanlı takvimi icat etmeleri Türklerin astronomi ve matematikle ilgilendiğini gösterir.
2-12 hayvanlı takvimi Çinliler ve Tibetlilerin de kullanması Türklerin çevresini etkilediğini gösterir.   

       HİCRİ – KAMERİ  TAKVİM:

-Ay yılı esaslıdır.
-622 yi başlangıç olarak almaktadır.
-639 yılında Haz. Ömer tarafından hazırlattırılmıştır.
-Aylar hep aynı mevsime rastlamaz.
-Bir yıl 354 gündür
-Bütün Türk İslam devletleri tarafından kullanılmıştır.
-Bugün ise ülkemizde dini ay ve günlerin tespiti  için kullanılmaktadır.

       CELALİ   TAKVİM :

-Büyük Selçuklu Sultanı Melik Şah tarafından Ömer Hayyam’a  hazırlattırıldı.
-Mali amaçlar için hazırlanmıştır.
-Güneş yılı esaslıdır.
-622 yılını başlangıç olarak almıştır.
-1079  yılında kullanılmaya başlanmıştır.
-Takvime Melik Şah`ın  Celalettin ünvanı isim olarak verilmiştir.
-Bu Takvim Hindistan`da kurulan Türk devletleri tarafından da takvim-i ilahi adıyla kullanılmıştır.


      RUMİ   TAKVİM:

-Ay yılı esaslı takvimle güneş yılı esaslı takvim arasındaki 11 günlük fark mali işleri aksattığından dolayı Osmanlı Devleti 1670 yılından itibaren yeni takvim hazırlıklarına başlamış ve Rumi takvimi kendi bünyesine uydurmaya çalışmıştır.
-Osmanlı Devleti Rumi takvimi 1839`dan itibaren aktif olarak kullanmıştır.
-Yıl başı olarak 1 Mart kabul edilmektedir.
-Güneş yılı esaslıdır.
-Başlangıç olarak 622yılı kabul edilmiştir.

     MİLADİ   TAKVİM :

1 Ocak 1926`dan itibaren kullanmaya başlayıp bugün hala kullanmakta
olduğumuz takvimdir.

      İLKÇAĞ   TARİHİNE  GİRİŞ

1-Tarih öncesi devirler uzun; etkileşim , iletişim yetersizliğinden  dolayı azdır.
ÖRNEK:Sümerler  çivi yazısını MÖ 3000`li yıllarda kullanmışken; Hititler bin yıl sonra MÖ 2000’li yıllarda çivi yazısını öğrenmişlerdir.
2-Savaşlar,göçler ve ticaret toplumların birbirini etkilemesinde etken olmuştur
3-Eski toplumlar coğrafi koşulların uygunluğuna göre yerleşim alanlarını belirlemişlerdir;.Coğrafi konum ve koşullar eski toplumların uğraş alanlarını da belirlemiştir.
4-Eski toplumlar temel gereksinimlerinden dolayı, genelde göl,akarsu ve deniz kıyılarında yerleşmiştir.
5-Tarih öncesi devirlerin ayrılmasında genellikle insanların kullandığı araç ve gereçlerin niteliği göz önünde tutulmuştur.
6-İletişimin az olduğu tarih öncesi devirlerde iki devir arasındaki süre daha uzundur;iletişimin   arttığı tarihi devirlerde ise iki devir arasındaki süre daha kısadır.
7-Tarihi çağların ayrılmasında evrensel olaylar etkili olmuştur;evrensel olayların artmasıyla tarihi dönemlerin sürerleri gittikçe kısalmıştır.
8-Eski toplumlar sırasıyla taş,toprak ve madenden araç gereç yapmıştır.
9-Ekonomi avcılık-toplayıcılık-tarım –ticaret  olarak gelişim gösterdi.
10-Eski çağlarda halk genellikle sınıflara ayrılmış durumdadır.
11-Toplayıcı ekonomi eski toplumlar için göçebe hayatı zorunlu kılıyordu. 
12-Toprak ekonomisi ve savaşların başlaması köleciliği de başlattı.
13-İlk siyasal örgütlenmeler sitelerdir.
14-İlk sanat eserleri yonma taş devrinde görüldü.
15-Site devletleri tunç devrinde ortaya çıktı.
16-Bütün toplumlar aynı zaman diliminde aynı devirleri yaşamadığı gibi ; her toplum tarih çağlarını aynı sıraya göre yaşamamıştı.

             ESKİ   ANADOLU   TARİHİ                              

 

      ANADOLUNUN  PREHİSTORYASI


1-ANADOLU’NUN  TAŞ  DEVİRLERİ:              

PALEOLİTİK:İnsanlık tarihinin uzun bir dönemini içine almaktadır. Anadolu’da Eski Taş Devrinin sonlarına doğru iskanın başladığını gösteren kalıntılar bulunmuştur. Bu dönemi Antalya havalisindeki Karain ,Beldibi ve Belbaşı mağaraları aydınlatmaktadır. Ekonomi bu dönemde toplayıcılık ve avcılığa dayanmaktadır. Dönemin sonlarına doğru ateşin bulunduğu zannedilmektedir.

MEZOLİTİK: Bu dönemde insanlar alet  olarak kullandıkları taşları yontmuşlardır. Toplayıcı ekonomiden üretim ekonomisine geçiş dönemidir. Bu dönemde mağaralarda yaşayan insanlar mağara duvarlarına  resim yapmışlardır.
Bu dönemde hayvanlar evcilleştirilmeye başlamıştır. Bu dönemi Antalya civarındaki Beldibi Mağarası ,Ankara civarındaki Macunçay,Samsun yöresindeki Tekkeköy  ve Göller yöresindeki Baradiz  aydınlatmaktadır.                                                                                                                                          

NEOLİTİK:İnsanlar bu dönemde taştan yaptıkları araç ve gereçlerini kum ile perdahlayarak daha kullanılır hale getirdiler. Bu dönemde üretim faaliyetleri aktif olarak başlamış ve insanlar tarımsal üretimle beraber yerleşik hayata da geçmeye  başlamıştır. Yerleşik hayat ise toplumsal hayatı beraberinde getirdi. Bu dönemde köyler ve şehirle teşekkül  etmeye başladı. Üretim fazlasının oluşmasından dolayı    
ticaret başladı. İnsanlar bu dönemde çanak ve çömlek yapımına da başladı. Bu dönemi aydınlatan merkezlerden biri olan Konya yöresindeki Çatalhöyük insanlık  tarihinin ilk şehir yerleşimi olarak bilinmektedir. Diyarbakır yöresindeki Çayönü ise Türkiye ve Güneydoğu Avrupa’da ilk üretimle ilgili bu güne kadar bulunmuş en eski yerleşim yeridir. Burada orak ve bıçaklar,tahıl öğütme taşları bulunmuştur. Menhir ve dolmen türü mezarlar da bu dönemden itibaren görülmektedir. 

2-KALKOLİTİK:Taş devrinin sonlarına doğru bakır madeni keşfedilmiştir. İnsanların  araç ve gereç yapımında ilk kullandığı maden bakırdır. Bu devirde taş araç gereçlerle bakır beraber kullanılmıştır. Bu dönem bir geçiş dönemidir. İlk defa bu dönemde dini inançlar görülmeye başlamıştır. Bu dönemde üretim ekonomisi toplayıcı ekonominin tamamen önüne geçmiştir.  Çanakkale –Truva; Yozgat-Alişar; Burdur-Hacılar; Van-Tilkitepe; Denizli-Beycesultan Çorum- Alacahöyük(Burada 13 tane kral mezarı bulunmuştur. Bu mezarlarda   süs eşyaları,
elbiseler, maden ve toprak kaplar,boğa ve geyik heykelleri ile güneş kursları bulunmuştur.) bu dönemi aydınlatan merkezlerdendir.

3-ANADOLU’NUN MADEN DEVİRLERİ:

TUNÇ(BRONZ):Eski Tunç veya Bakır Devri
  tarihi devirlere geçiş dönemidir.                   Asur  Koloni Çağını kapsar. Üretim  artmış,ticari hayat gelişmiştir. Asurlular ile Anadolu arasında canlı bir ticaret başlamış ve Asurlular Hititlere çivi yazısını öğretmiştir. Asurlar ve Hititler Kayseri yöresindeki Kültepe’yi ticaret merkezi olarak kullanmıştır.


MÖ II. BİNDEN MÖ. VI.YÜZYILA KADAR TÜRKİYE :  

HİTİTLER:Muhtemelen Kafkaslar üzerinden Anadolu’ya girerek Orta Anadolu’ya yerleşmişlerdir. Anadolu’nun eski kültürel unsurlarını geliştirerek yeni  bir uygarlığın oluşumuna öncülük etmişlerdir. MÖII.binin başlarında Orta Anadolu’ya yerleşen Hititler bu topraklar üzerinde MÖ VII. Yüzyıla kadar siyasi varlıklarını korudular.

 Hitit tarihi üç bölümde incelenmektedir:

-Eski devlet zamanı(MÖ1800-1400)
-Yeni  devlet zamanı(MÖ1400-1200)
-Geç Hitit şehir devletleri(MÖ1200-700)

    Eski devlet zamanında başkent Hattuşaş’tır. Bu dönemde Urfa alındığı gibi Babil Krallığı dahi yıkılmıştır. Böylece Hititler Mezopotamya ile doğrudan doğruya temasa geçmiştir. İlk dönemlerinde feodal örgütler halinde siyasi bir yapıya sahip olan Hititler,daha sonra merkezden gönderilen valilerin eyaletleri merkeze bağlı olarak yönetmeye başlaması ile merkezi devleti oluşturdular.   
   Yeni devlet zamanında Kuzey Suriye’den dolayı Hititler ile Mısırlılar arasında savaş çıktı. MÖ1296'da  başlayan savaş MÖ1280’e kadar devam etti. Asurlular’ın bölge üzerine sefere çıkması sonucunda Hititler ve Mısırlılar aralarındaki mevcut savaşı durdurarak ,Asur tehlikesini beraber göğüsleyebilmek için MÖ1280’de tarihin ilk yazılı antlaşması olan Kadeş Antlaşmasını imzalamışlardır. Bu antlaşmayı Hitit kraliçesi dahi imzalamıştır; ki bu durum Hititler’de kadının da yönetimde etkili olduğunu gösterir.
    Hititler MÖXII. Yüzyılda meydana gelen Ege göçleri sonucunda yıprandılar  ve MÖ1200’de Frigler tarafından yıkıldılar.
    Geç Hitit devletlerinin ortaya çıkmasıyla Anadolu’da yeni bir dönem başladı.
Bu dönem hakkında kaynaklarda pek bilgi olmadığından dolayı bu döneme karanlık dönem de denmektedir. Çok azı bağımsız olan bu devletler  siyasi hayatta pek başarılı olamadılar. Hititler’in kültürel değerlerini yaşatarak ;Hitit kültürünün erken kayboluşunu önlediler. MÖVII.Yüzyılın sonlarına doğru bu devletçikler Asur devletine bağlandılar. Persler   döneminde ise Pers egemenliğine girdiler.

 FRİGLER:Frigya Batı Anadolu’nun geniş bir kısmının MÖ1000 yıllarındaki adıdır. Frigler Anadolu’ya Boğazlar üzerinden gelmişlerdir.MÖ750’den sonra siyasi topluluk olarak görülmektedirler .                                                                         Başkent Gordion(Polatlı)olmak üzere Gordios tarafından kuruldular. Midas zamanında bütün Orta ve Güney Doğu Anadolu’ya hakim oldular. İskitler’in Kafkasya’dan sürdüğü Kimmerler tarafından MÖ676’da yıkıldılar.MÖ600’de Lidyalılar’ın  egemenliğine girdiler.
   LİDYALILAR:Lidya,Gediz ve Küçük Menderes Nehirleri arasındaki bölgenin ilk çağdaki adıdır. Giges zamanında Lidya devleti kurulmuştur. Sınırları doğuda Kızılırmağ’a kadar dayanmaktaydı. Başkentleri Sardes’tir. Lidya devletine Ege Denizine çıkmak isteyen Persler MÖ546’da son vermiştir. Bundan sonra Anadolu’da Pers egemenliği başlamıştır. Persler bu dönemde Anadolu’dan Kimmerleri dahi atmıştır.
   İYONLAR:İyonya,İzmir ile Büyük Menderes Nehri arasındaki kıyı bölgesinin ilk çağlardaki adıdır. MÖXII. yüzyılda meydana gelen göçler neticesinde Yunanistan’da yaşayan Akalar’ın bir kısmı Batı Anadolu kıyılarında kurdukları şehir devletlerine yerleştiler. İzmir,Efes, Milet  ve Foça gibi İyon şehir devletleri ticaret ve sanat merkezi haline geldi. İyonlar Akdeniz ve Kara Denizde ticaret kolonileri kurdular. Kolonilerine vatan edinme düşüncesi  ile giden İyonlar , Fenike kolonilerinin büyük bir kısmını ele geçirdiler. MÖVII. Yüzyılda Lidya egemenliğine ; daha sonra ise Pers egemenliğine girmişlerdir.
    URARTULAR:Urartu Devleti , Hazar Denizi,Malatya,Erzurum,Musul ve Halep arasındaki bölgede oturan Asya kökenli Hurri kabileleri tarafından MÖIX. yüzyılda  Van Gölü çevresinde başkent Tuşba olmak üzere I. Sarduri liderliğinde kurulmuştur.
     Kimmer ve Saka saldırıları sonucu yıpranan Uratular, MÖ600’de Med istilası sonucu yıkılmıştır.
                                       
         KÜLTÜR VE MEDENİYET        

     DEVLET YÖNETİMİ:
    Anadolu’da kurulan devletlerin başında kral bulunmaktaydı.Krallık babadan oğula geçmekteydi. Kral aynı zamanda baş komutan ,baş rahip ve baş yargıçtı.Kralın yanında aynı zamanda devlet işlerini yürüten kalabalık bir memurlar sınıfı ve asillerden oluşan danışma meclisleri vardı.(Hititler’in Pankuş adlı meclisi ünlüdür)  Eyaletler merkezdeen gönderilen valiler tarafından   yönetilmekteydi.  Hitit yöneticilerine Labarna denmekteydi.  Hititler’de Tavananna olarak bilinen kraliçeler de yönetimde etkiliydi.  Hükümdarların yetkileri sınırsız değildi.  Hükümdar yaptığı işlerde meclisin onayını alırdı. Meclis kral ve kraliçeyi yargılayabiliyordu. Devlete isyan ölümle cezalandırılıyordu.
    İyonya şehirleri önceleri krallar,MÖ500’den itibaren asillerin kurduğu oligarşik teşekküller,son olarak ta demokratik hükümetler tarafından idare edilmiştir.
    
   DİN VE İNANIŞ:

   Anadolu’da çok tanrılı din  anlayışı (politeizm) vardı.  Hititlerin tanrıları o kadar çoktu; ki Anadolu’ya o dönemde bin tanrı ili dahi denmiştir. Hititler bütün Anadolu ve Önasya dinlerine tapmıştır. Anadolu toplumları tanrılarına kurban keser,onlara yiyecek ve içecek sunarlardı. Özellikle  Hititler tapınak temizliğine büyük önem vermiştir.
    Hititler ve İyonlar ’ın  ahiret inancı biraz zayıftı. Urartular ’ın ise ahiret inancı oldukça güçlüydü. Urartular  mezarlarını oda biçiminde yaparak mezarların içine ölünün normal hayatta kullandığı eşyaları koymuşlardır.
    NOT1:Anallar Hititler ’in ahiret  inancını göstermektedir.
    NOT2:İyonlar ’da  din devlet işlerinde pek etkili değildir.
    NOT3:İyonlar tanrılarını insan gibi düşünmüştür.
    NOT4:Lidyalılar , Kibele , Artemis , Zeus ve Apollo gibi Yunan tanrılarına tapmıştır.
    NOT5:Urartular su kaynakları,dağlar ve ağaçları kutsal sayardı.
    NOT6:Urartular ’ ın  Pantheon  denilen tanrılar birliği vardır.
    NOT7:Mısır ‘ da tanrı – kral  anlayışı; Anadolu ’ da rahip – kral anlayışı vardır. Mısır ‘ da öbür dünya inancı daha güçlü ve daha yaygındır.

        SOSYAL VE İKTİSADİ HAYAT:

     Anadolu ‘ da halk sınıflara ayrılmıştı. En yüksek tabakayı kral ailesi oluşturuyordu. Dini işleri yürüten rahipler sınıfı vardı. Rahiplik onurlu bir meslek sayılmış; çoğu yerde bu makama prensler getirilmiştir. Anadolu halkının fazla dindar olmamasındandır; ki rahipler Mısır ‘ da olduğu kadar nüfuz kazanamamıştır. Kentlerde oturan halk hürler ve köleler olarak ikiyeayrılmıştır.soylular,rahipler,askerler,memurlar,tüccarlar ve köylüler hürler gurubunu oluşturuyordu. Geniş bir sınıfa sahip olan köleler savaş tutsaklarıydı. Genelde  tarım işlerinde çalıştırılıyorlardı.  Köleler bedel ödeyerek hürler sınıfına geçebildiği gibi; belli ölçüde mülk de edinebilirdi. Yarı insan kabul edildiklerinden dolayı kölelerin cezaları da yarı yarıya uygulanırdı. Hititler ‘de Sümerler ‘ den etkilenen bir hukuk sistemi vardı. Cezalar genellikle bedel olarak uygulanırdı. Adalet Mezopotamya ve   Mısır ‘ da olduğu gibi güneşle sembolize edilmiştir. Mülkiyet hakkı Sümerler’de olduğu gibi güvence altına alınmıştır. Kanunlar insancıldır.
    Hititler ‘ de medeni hukuk gelişmiştir. İlk sözleşmeli evlilikler Hititler ‘ de uygulanmıştır. Kızlar evlenirken bol miktarda çeyiz aldığından dolayı kızlara miras verilmezdi. Evlilikte başlık parası uygulaması  mevcuttu. Hititler ‘de aile ataerkildi.
     Bazı Ön Asya  ülkelerinde olduğu gibi Anadolu ‘ da da daimi ordular pek bulunmuyordu. Eli silah tutan her erkek gerektiğinde orduya katılırdı. Gerek  olursa orduya ücretli askerler de alınırdı. Lidya ordusu genellikle ücretli askerlerden oluşuyordu. Lidya Devletinin yıkılmasında bu durumun etkili olduğu da zannedilmektedir. Kendilerine toprak verilen soylular her türlü masrafını karşılayarak asker beslemek ve savaşa katılmak zorundaydı. Bir nevi tımar  sistemine benzeyen bu sisteme Hititler zamanında Şahhan deniyordu. Ordunun büyük bir kısmı piyadeydi. Orduda savaş arabaları yaygındı. Fakat süvari birlikleri  pek gelişmemişti. Hititler güçlü Asurlular ‘ dan  dolayı orduya önem veriyordu.
   Anadolu ‘ da ekonomik hayatın temeli  tarım ve hayvancılığa dayanıyordu. Topraklar kral adına kullanılmaktaydı. Urartular madencilikte ileri gitmiştir.
Urartular Eski Ön Asya ‘ nın en iyi maden ustalarıydı. Hititler başta olmak üzere Anadolu toplumları dokumacılıkta da ileri gitmişti. Frigler ‘ in tiftik dokumaları ve tapates denilen kilimleri ünlüydü. Mezopotamya ile ticaret gelişmişti. Asurlular ile Hititler ‘ in yaptığı  ticaret sonucunda önemli kültür alış verişi olmuştur. Lidyalılar ile Asurlular ticari ve askeri  amaçlar için Ninova – Sard arasındaki Kral Yolunu yapmıştı.
    Lidyalılar ‘ ın MÖ700 ‘ de madeni parayı kullanmaya başlamaları ticari hayatı
Kolaylaştırıp canlandırdı. Dünya tarihinde ilk kez kullanılan para ; ticarette takas usulünü azaltmaya başladı. Anadolu ‘ nun ticari faaliyetleri Mezopotamya , Fenike ve Mısır ‘ a kadar genişlemiştir.
    NOT: Frigler ‘ de tarıma dair ceza hukukunun ağır olması tarımın ekonomik hayattaki önemini göstermektedir.
                
             YAZI DİL VE EDEBİYAT:

   Hititler ve Asurlular kendilerine has hiyeroglif yazısını ve Mezopotamya kökenli çivi yazısını kullanmışlardır. Frigler , İyonlar ve Lidyalılar Fenike kökenli alfabeyi kullanmıştır.
   Hititler ve Lidyalılar Hint Avrupa dil gurubuna dahilken ; Urartular Kafkas dil gurubuna dahildi.
   Hititler ‘ e edebiyat gelişmişti. Kralların icraatlarını tanrıya hesap vermek için yazdırdıkları anallar(yıllık) önemlidir. Kronik tarihin ilk başlangıcını oluşturan bu tutanaklar tarih yazıcılığının da başlangıcının oluşturmuştur. Hititler Mezopotamya etkisinde hikaye ve masallar yazmışlardır. Hititler ‘in bu yolla oluşturduğu en önemli destan Kumarbi Destanıdır. Gılgamış Destanı da Hititçe- ye çevrilmiştir. Frigler ‘in de hayvan öykülerinin oluşturucuları oldukları zannedilmektedir.
       
           BİLİM VE SANAT:
  
    Sanatta  ve bilimde Mezopotamya ve  Mısır- ın da etkisi olmuştur.Bilim faaliyetleri İyonya- da zirveye ulaşmıştır. İyonya‘nın zenginliği, coğrafi konumu ,Siyasi yapısı ,koloni ticareti ve fedakarlık gerektirmeyen dinleri İyonya- nın bilim faaliyetlerinde ileri gitmesine sebep olmuştur. Serbest düşüncenin mevcutiyetinden dolayı İyonya felsefede ileri gitmiştir. MÖ V. Yüzyıla kadar her alanda Yunanistan ‘a tesir etmiş olan İyon medeniyeti her anlamda Avrupa uygarlığının özünü teşkil etmiştir. Miletli Tales 28 Mayıs 585 tarihli güneş tutulmasını önceden hesapladı. Pisagor ilk kez dünyanın yuvarlak olduğunu ileri sürdü. Matematik ve geometriye bilimsellik kazandırdı.

    Anadolu ‘da mimari ve kabartmacılık ta ileri gitmiştir. Hititler ‘in Konya Ereğlisi ‘ndeki İvriz Kabartmaları ile Boğazköy‘deki Yazılıkaya  kabartmaları ünlüdür. Urartular su mimarisi,kanal ve bent yapımında ileri gitmiştir. Van, Toprakkale,Çavuştepe,Patnos ve Kayalıdere kaleleri Urartular ‘dan kalmıştır. Urartular Van ‘a 80 km. uzaklıktan kanallarla su getirmeyi başarmışlardır.
    Hititler damga ve silindir mühür kullanmıştır.
    İyonlar İyon nizamı denilen bir mimari tarzı oluşturmuştur.   Efes ‘teki Artemis tapınağı ve Didim ‘deki Apollo tapınağı İyonlar ‘a aittir.
    NOT1: Adilcevaz  Sarayı Urartu kabartma sanatını göstermektedir.
    NOT2:Lidya paraları altın ve gümüş karışımıdır.